Azerbaycan'da yayın yapan NewsAZ sitesinde yayınlanan bir yorumda, Amerika'nın Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Koridoru (IMEC) Projesi'ne Çin'i ticaretten saf dışı etmek için destek verdiğini ifade etti.
Tural Heybatov imzasıyla yazılan yazıda, geçen yıl Eylül Ayı'nda yapılan G20 Zirvesi'nde imzalanan anlaşmaya atıfta bulunarak, "Projeye göre, Hint malları Mumbai'den BAE'deki Jebel Ali'ye, ardından trenle Suudi Arabistan Krallığı üzerinden İsrail'e ve Hayfa'dan da Pire (Yunanistan), Marsilya'daki (Fransa) ile Messina (İtalya) aracılığıyla Avrupa limanlarına nakledilecek" hatırlatmasını yaptı.
Yazar Heybatov, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula Von Der Leyen'in projeye Avrupa Birliği'nin (AB) desteğini şu cümlelerle ifade ettiğini hatırlattı: "Hindistan, Basra Körfezi ve Avrupa arasındaki proje, en doğrudan bağlantı olacak. Demiryolu iletişimi, bir elektrik kablosu ve boru hattıyla Hindistan ile Avrupa arasındaki ticareti yüzde 40 oranında hızlandıracak. Asya, Orta Doğu ve Avrupa arasında temiz enerji ticaretini kolaylaştıracak temiz hidrojen ve dünyanın en yenilikçi dijital ekosistemlerinden bazılarını birbirine bağlayacak ve tüm rota boyunca iş fırsatları oluşturacak."
"AMAÇ, ÇİN'İ ZAYIFLATMAK"
Analiz yazısında bu büyük tahminlerin ekonomik gerekçelerinin henüz tam belirlenemediği kaydedilirken anlaşmanın daha çok siyasi yönüne dikkat çekilirken, "IMEC, Çin ile ABD arasındaki ticari ve güç rekabetini amaçlıyor. Çin'in 'Bir Kuşak, Bir Yol' projesinin 10. yılında ABD, Çinlilerin başını ağrıtması beklenen bir projeye start verdi. Pek çok analist artık Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Koridoru fikrinin arkasında ABD'nin olduğunu söylüyor. Onlara göre bu, Washington'un Çin'in bölgesel nüfuzunu kontrol etme çabalarının bir parçası. Hindistan'dan Avrupa'ya uzanan yeni lojistik koridorun küresel güç dengesini değiştirmesi, Çin'in rolünü azaltması ve onu dünyanın jeo-ekonomik manzarasında arka sıralara itmesi bekleniyor" vurgusu yapıldı.
G20 Zirvesi'nin ardından İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'ye ciddi baskı uygulandığını kaydeden yazar, Çin ile yakın ekonomik bağlarını sürdüren İtalya'nın baskılar sonucunda Aralık 2023'de 'Tek Kuşak, Tek Yol' girişiminden çekildiğini hatırlattı. Yazar, bu baskıyla ABD'nin Çin girişimine üye olan tek büyük AB ülkesini ortadan kaldırma hedefine etkili bir şekilde ulaştığına da dikkat çekti. Yazar, "Zaten 2022 yılında, İsrail ile Basra Körfezi ülkeleri arasındaki ilişkilerin normalleşmesiyle birlikte, sözde 'Hint-Arap-Akdeniz Koridoru' oluşturma fikri ortaya çıktı. İsrail ile BAE arasında 2020'de imzalanan İbrahim Anlaşmalarının ardından Hindistan, Orta Doğu ve Akdeniz üzerinden Avrupa'ya ulaşma olanaklarını araştırmaya başladı. Hürmüz Boğazı'nda barış hakim oldu ve bazılarına bu hep böyle olacak gibi geldi. Eylül 2023'te bu projeye IMEC eklendi. Ancak bölgedeki durum 7 Ekim 2023'te dramatik bir şekilde tırmandı; öyle ki, bugün yalnızca patolojik bir iyimser gerilimin azaltılmasından söz edebilirdi' analizini okurlarıyla paylaştı.
2023'ün başlarında, çatışmanın projenin uygulanması üzerindeki etkisine ilişkin bir soruya yanıt veren Pentagon sözcüsü John Kirby'nin IMEC'e zemin hazırlama çalışmalarının devam ettiğini hatırlatan Tural Heybatov, 'Ancak ABD'li yetkili projenin demiryolu güzergahları boyunca lojistik merkezler ve yaşam destek merkezlerinin yanı sıra altyapı geliştirme ve istihdam fırsatlarını da içerdiğinden sürecin uzun yıllar alacağını' açıkladı hatırlatmasını da sütunlarına taşıdı.
"ACELECE DUYURULMUŞ BİR PROJE: IMEC"
Yazar yorumlarına şöyle devam etti:
"Proje duyurulmadan önce bölgenin tüm nüanslarının analiz edilmemiş olması şaşırtıcı. ABD'nin Hindistan üzerinden Çin'i baskı altına alma ve Avrupa ile işbirliği fırsatlarını hızla kesme arzusu, Avrupalıları da aynı yolu izlemeye zorladı. Proje kağıt üzerinde harika görünüyor, ancak gerçek zeminde uygulamaya çalıştığınızda pratikte gerçekleştirilemez olduğu ortaya çıkıyor. Amerika Birleşik Devletleri ve onun Avrupa Birliği'ndeki destekçilerinin bu büyük planı esasen acı bir gerçekle çarpıştı. Bugün Orta Doğu'da yaşananları ve İsrail'in Filistin konusunda ne kadar inatçı olduğunu görünce Suudi Arabistan'ın projeye katılmasını beklemek zor. Ekonomik çıkarlar siyasi çıkarların önüne geçmezse demiryolu olmaz."
"TÜRKİYE HAFİFE ALINMIŞ"
"ABD, Çin'i Avrupa'dan çıkarıp yerine Hindistan'ı koymayı planlıyor" başlıklı analiz yorumda,"IMEC projesini başlatanlar görünüşe göre Türkiye'nin rolünü hafife almışlar. IMEC memorandumunun imzalanmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Koridoruna alternatif olacak bir ticaret koridoru oluşturma planlarını duyurdu. Türkiye, Avrupa ile Asya arasında mal taşımacılığında tarihsel olarak merkezi rolünden vazgeçme niyetinde değil. Erdoğan'ın belirttiği gibi "Türkiye'siz koridor olamaz." Geçen yıl Ankara'nın Irak'ın güneyindeki Basra'daki petrol zengini Büyük Faw Limanı'ndan ulaşım güzergahı için Irak, BAE ve Katar ile yoğun görüşmelerde bulunduğu bildirilmişti. Basra'daki inşaat çalışmaları şimdiden başladı ve 'Kalkınma Yolu' projesinin 17 milyar dolara mal olacağı tahmin ediliyor. Proje, Grand Faw Limanı'ndan Diwaniya, Necef, Kerbela, Bağdat ve Musul şehirleri üzerinden Türkiye'ye ve Avrupa'ya uzanan demiryolu ve otoyol hatlarının inşasını içeriyor. İlgili bir mutabakat bu yılın başlarında imzalandı" ifadeleri kullanıldı.
"BÖLGEDEKİ İSRAİL FAKTÖRÜ ORTAKLARI HUZURSUZ EDİYOR"
Yazar, analistlerin Süveyş Kanalı'nın kontrolü göz önüne alındığında Mısır'ın IMEC'e katılmamasını da sorguladığını hatırlatarak, "Proje planına göre kanalın, İsrail'in Hayfa limanından Akdeniz üzerinden Avrupa ülkelerine uzanan bir rota ile bypass edilmesi bekleniyor. ABD'nin Batılı projelerdeki girişimi İsrail'in rolünü güçlendirmeyi öngörüyor, ancak Arap uzmanlar projenin Lübnan veya Suriye üzerinden uygulanmasının daha etkili olacağına inanıyor. Ancak bölgedeki gerilimlerin yakın zamanda azalması beklenmediğinden, tüm bu tartışmalar artık pratik önemini kaybetmiş durumda" yorumunu okurlarına aktardı.
"KILAVUZU ABD OLAN AVRUPA HATA YAPIYOR OLABİLİR"
NewsAZ sitesindeki analiz, "Birçok faktör IMEC'in ekonomik bir projeden çok politik bir proje olduğunu gösteriyor. Sadece çok maliyetli olacağı için değil, aynı zamanda güzergah üzerindeki ülkelerin gerekli altyapıya sahip olmaması nedeniyle de. Mesela Yunanistan'ın demiryolu sistemi çok gelişmemiş, Suudi Arabistan ve BAE çöllerinde sıfırdan demiryolu yapılması gerekiyor. Ayrıca planlar arasında bir elektrik kablosu, yeşil hidrojenli bir boru hattı ve diğer altyapılar yer alıyor. Üstelik bu kadar kapsamlı bir güzergahın tasarlanması için yalnızca birkaç yıl harcanacak ve inşaata devam edilip edilmeyeceği önemli bir soru olmaya devam ediyor. Bu arada Çin halihazırda aktif adımlar atıyor ve 'Tek Kuşak, Tek Yol' girişimi belirli bir şekil almaya başlıyor. Çin, Orta Asya ülkelerindeki demiryollarının modernizasyonuna aktif olarak yatırım yapıyor ve Trans-Hazar ulaşım güzergahının oluşturulmasına katılmaya hazır olduğunu ifade etti . Sonuçta 'Orta Koridor', yaptırımlara tabi olmayan, güvenli bölgelerden geçen, Orta Doğu'daki çatışmalardan bağımsız tek operasyonel ulaştırma ve lojistik koridorudur. Avrupa, ABD'nin yolundan giderek kendi çıkarlarını göz ardı ederek hata yapıyor olabilir" yorumuyla IMEC'in ABD politikalarıyla hareket eden Avrupa'ya zarar verebileceği savunuldu.
"RUSYA İLE ESKİ GÜNLERE DÖNÜŞ MÜMKÜN MÜ?"
Yazar Tural Heybatov, Avrupa için en avantajlı rotanın Rusya üzerinden geçiş olduğunu hatırlatırken, "Ancak Ukrayna'daki savaş ve yaptırımlar nedeniyle bu artık mümkün değil ve ABD, Avrupa Birliği'nin Rusya'ya sınırlarını açmasına izin vermiyor. Rusya'nın önerdiği Kuzey Deniz Güzergahı'nın da aynı sebeplerden dolayı uygulanabilirliği pek mümkün görünmüyor ve Kızıldeniz'deki Husi faaliyetleri nedeniyle sorunlu olan güney deniz geçişiyle rekabet edemiyor.
Bu durumda zaten var olan en gerçekçi alternatif 'Orta Koridor' olarak karşımıza çıkıyor. Ancak bu, ABD'nin Çin'i bölgesel oyundan çıkarma arzusu nedeniyle sekteye uğruyor ve Avrupalıları geleneksel olarak istikrarsız bir bölgeden geçen maliyetli bir rotaya sahip bir maceraya çekiyor.
Kıtadaki mevcut jeopolitik durum, yeni maliyetli projelerin başlatılması açısından pek de iyiye işaret değil. Durum çok istikrarsız ve neredeyse öngörülemez. Orta Doğu'daki yangının, yakın gelecekte demiryolları tasarlamaya ve ulaşımı planlamaya yetecek kadar hızlı sönmesi pek mümkün görünmüyor. Geçici bir durgunluk yaşansa bile, geçen Ekim ayından bu yana bölgede yaşananlardan sonra durum bir daha asla güvenli bir hale gelmeyecek. Bu rotanın her metresi için sürekli güvenlik endişesi, yaratılmasından bile daha pahalı olacaktır" ifadelerini kullandı.
Yazı, Batı'nın kendi kontrolünde olacak uluslararası rotalar peşinde olduğu hatırlatması yapılarak, "Bu, Çin ve Rusya'yı dışlamak anlamına geliyor. Türkiye, Irak, İran ve Batı'nın oyuna dahil etmek istemediği herkes gibi Rusya ve Çin de kendi planlarını kurmaya çalışıyor. Bu arada jeoekonomik süreçler de kendi mantığına göre gelişiyor ve kritik lojistik sorunlar kısa sürede ciddi bir krize yol açabilir" tespitiyle noktalandı.