NEWS.AZ YORUMU:
Geçtiğimiz günlerde radikal gruplar Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi'nin (SOCAR) İstanbul'daki ofisine saldırı düzenledi. Binayı boyayan ve içeri girmeye çalışan katılımcıların görüntülendiği olayın video görüntüleri internette yayınlandı. Bu saldırı, basında çıkan haberlerden de anlaşılacağı üzere, Azerbaycan ve İsrail'in enerji ilişkilerindeki hoşnutsuzluğun göstergesiydi.
Calibre.AZ'nin haberine göre saldırı, Türkiye'de faaliyet gösteren ve İran'daki bazı çevrelerle bağlantısı olan gruplar tarafından düzenlendi. Saldırı sadece Türkiye ekonomisine 18 milyar doların üzerinde yatırım yapan SOCAR'a değil, genel olarak Azerbaycan-Türk ortaklığına da yönelik. Ancak bu girişimler başarısızlığa mahkumdur. SOCAR, Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ekonomik ortaklığı güçlendirerek ve kardeşlik ilişkilerini geliştirerek faaliyetlerine devam edecek. Türk basınında yer alan haberlere göre, SOCAR'ın ofisine saldıran "Filistin İçin Bin Genç" grubunun 10 üyesi gözaltına alındı. İstanbul yetkililerinin kapsamlı bir soruşturma yürüteceğine ve sorumlulardan hesap soracağına inanıyoruz. Dikkate değer bir husus, olayın önceden planlandığını ve uluslararası ilgiyi çekme arzusunu gösteren bir Fransız gazetecinin olay yerinde önceden bulunmasıydı. Bu olay, manipülasyon ve yanlış bilgilendirmeyi önlemek için medyada objektif ve tarafsız haberciliğin öneminin altını çiziyor.
Azerbaycan ile İsrail arasındaki yakın işbirliği suçlamaları defalarca ülkemizin itibarını zedelemek için kullanıldı. Ancak biz her zaman Azerbaycan'ın her türlü ortaklığının Azerbaycan Cumhuriyeti'nin milli çıkarlarına dayandığını vurguladık. İsrail dahil herhangi bir ülkeyle işbirliği yalnızca güvenliğimizi ve ekonomik refahımızı artırmayı amaçlamaktadır ve üçüncü ülkelere yönelik değildir. Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin derin tarihi kökleri vardır ve ortak değerlere, karşılıklı saygıya ve desteğe dayanmaktadır. Ülkelerimizin işbirliği, ekonomi ve enerjiden kültür ve güvenliğe kadar tüm temel alanları kapsamaktadır. Bu bağlar dış provokasyonlarla ya da radikallerin eylemleriyle kopamaz.
Türkiye ve Azerbaycan zor zamanlarda hep yan yana durmuş, acıda da sevinçte de birbirlerine destek olmuşlardır. Tarih, kültür ve ortak çıkarlarla pekiştirilen bu ittifak zamanla daha da güçleniyor. Ülkelerimiz bölgesel istikrar ve refahı artırmaya yönelik ortak projeler yürütüyor. Radikallerin Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ilişkileri baltalama ve SOCAR'ı itibarsızlaştırma girişimleri başarısızlıkla sonuçlanacak. İki kardeş millet, provokasyonlara ve dış baskılara rağmen birbirlerine destek olmaya devam edecek. SOCAR, Türkiye ekonomisinin hayati bir yatırımcısı olmaya devam edecek ve ülkelerimiz arasındaki ilişkiler daha da güçlenecek.
Tehdit ve şantaj dilinin modern dünyada destek bulmayacağına ve bu tür eylemlerin sıkı bir şekilde bastırılacağına inanıyoruz. Azerbaycan ve Türkiye, bölgede refah ve istikrarı teşvik ederek işbirliğini her düzeyde sürdürecek. Pek çok ülkeye örnek olan bu güçlü ittifakı hiçbir üçüncü güç etkileyemez.
Dolayısıyla radikal grupların durumu istikrarsızlaştırmaya yönelik tüm girişimlerine rağmen Azerbaycan-Türkiye ilişkileri güçlü ve karşılıklı yarara devam ediyor. SOCAR, Türkiye ekonomisinin önemli bir yatırımcısı olarak, ülkelerimiz arasındaki ekonomik ortaklığı ve kardeşlik ilişkilerini güçlendirerek faaliyetlerine devam edecektir. İstanbul yetkililerinin kapsamlı bir soruşturma yürüteceğine ve sorumluların hak ettikleri cezayla karşılaşacaklarına inancımız tamdır. Bu vaka, olayların tarafsız bir şekilde ele alınmasının ve karşılıklı saygı ve ulusal çıkarlara dayalı işbirliğinin önemini vurgulamaktadır.
Harb-i Strateji Editöryal: Fitnebazlar ve kuklalar her dâim kullanım ömrünü doldurana kadar olmaya mahkum... Bu da Habil ile Kabil kıssası gibi, iyi ile kötünün kıyamete kadar sürecek mücadelesi! Şeytanlar ve uşakları hep var oldu, olacak!!!