top of page

Yunan Yazar: "Türkiye Hırslarına Yenilecek"

Yunan Liberal Gazetesi yazarlarından George S. Atsalakis, soyadına münhasır yorumlarla Türkiye'nin kendisini güçlü göstermeye çalıştığını ve liderlik hırsı ile emperyalist hayallerine yenik düşeceğini öne sürdü.



George S. Atsalakis'in Liberal Gazetesi'nin internet sitesindeki yorumu şöyle:


"Asya'daki jeopolitik durum ve bunun uluslararası ticari rekabet üzerindeki etkileri son derece karmaşık ve dinamiktir. Bölgenin iki büyük gücü olan Hindistan ve Çin, hem kuzey sınırlarında hem de deniz ticaret yollarında sürekli karşı karşıya gelerek ekonomik ve stratejik sahneye hakim olmayı hedefliyor.


Çin, "İpek Yolları" ve "Kuşak ve Yol Girişimi" (BRI) aracılığıyla, Hint Okyanusu'ndaki ticari ve stratejik nüfuzunu artıran altyapının geliştirilmesine büyük meblağlar yatırdı. Bu girişimin önemli bir kısmı, Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru (CPEC) aracılığıyla Çin'i Pakistan'ın Gwadar limanına bağlamak, Malakka Boğazı'nı atlayarak Hint Okyanusu'na doğrudan erişim sağlamak ve bölgedeki varlığını güçlendirmektir.


Hindistan Tepkisi ve Alternatif Rotalar

Hindistan, Çin etkisine karşı kendi stratejik rotalarını geliştirdi. Önemli bir proje, Hindistan'ı İran üzerinden Rusya ve Avrupa'ya bağlayan Uluslararası Kuzey-Güney Ulaşım Koridoru'dur (INSTC). İran'daki Çabahar limanı bu rota için kritik bir merkez olup, Pakistan'ı bypass etmesine ve iki ülke arasındaki siyasi gerginliklerden kaçınmasına olanak tanıyor.



Alternatif Rotalar ve Jeopolitik Zorluklar

Hindistan ayrıca Avrupa pazarlarına erişim sağlamak için Suudi Arabistan, Ürdün, İsrail ve Pire üzerinden geçen rotaları içeren "Yeni Hint İpek Yolu"nu (IMEC) planlamıştı. Ancak Gazze'deki son çatışmalar bu projeyi askıya alarak Hindistan'ın ticaret hedeflerine daha fazla engel oluşturdu.


Hindistan, Umman Denizi'nde Çin'e karşı stratejik bir avantaj elde etmesini sağlayacak bağımsız bir güvenlik aktörü olmayı hedefliyor. Hindistan'ın tatbikatlar ve diğer donanmalarla işbirliği de dahil olmak üzere bölgede büyüyen deniz varlığı, deniz yollarını güvence altına alma ve ekonomik çıkarlarını koruma yeteneğini artırıyor. Ancak Hindistan, Çin'in yanı sıra, Hint Okyanusu'nda varlık göstermek için Somali ile anlaşmalar yapan Türkiye görünümüyle de yüzleşmek zorunda. Hindistan'ın kendi ticaret yollarını Türkiye topraklarından geçirme planlarını engellemek Türkiye'nin çıkarınadır. Bu hem Çin'in hem de Pakistan'ın olumlu gördüğü bir şey.


Türk Yaklaşımı

Türkiye, büyük bir deniz filosu geliştirerek bölgedeki varlığını artırmayı amaçlıyor. Bu filo, Türkiye'nin Kızıldeniz ve Umman Denizi'ndeki nüfuzunu güçlendirmek için tasarlanmış olmasına rağmen, Doğu Akdeniz ve Ege'deki coğrafi ve stratejik durum göz önüne alındığında zorluklar sunmaktadır. Yunanistan'a yönelik tehditlerin yanı sıra Hellespontos, İstanbul Boğazı ve Marmara Boğazı konusunda hissettiği güvensizlik durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Büyük bir Türk filosunun konuşlandırılması, Türkiye'nin hedeflerini artırsa da bölgesel gerilimlere neden olacaktır. Modern bir donanma inşa etmek ve sürdürmek, bir hükümetin üstlenebileceği en pahalı ve karmaşık projelerden biridir.



Somali için deniz güvenliği hayati önem taşıyor. Afrika ülkeleri arasında en uzun kıyı şeridine sahip olan Somali'nin geniş münhasır ekonomik bölgesi (MEB), önemli deniz yaşamına ve potansiyel olarak önemli hidrokarbon kaynaklarına ev sahipliği yapıyor. Somali'nin coğrafi konumu ve geniş MEB'i, güçlü deniz güvenliği gerektirmektedir. Bu sadece ülkenin doğal kaynaklarını korumakla kalmıyor, aynı zamanda korsanlık ve yasa dışı balıkçılık gibi yasa dışı faaliyetlerle de mücadele ediyor.


Türkiye - Somali güvenlik ve enerji anlaşmaları

Mart ayı başında Türkiye ve Somali, petrol ve gaz aramalarına odaklanan ikinci bir anlaşmayla işbirliklerini güçlendirdi. Güvenlik anlaşmasının ardından gelen bu enerji anlaşması Somali'nin ekonomik geleceğini önemli ölçüde etkileyebilir. Jeosismik araştırmalar Somali'nin Kazakistan'ınkine eşdeğer potansiyel petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip olduğunu gösteriyor. Somali'nin halihazırda ABD Sahil Şeridi Araştırma Kurumu ile yedi açık deniz bloğu için bir arama anlaşması bulunuyor ve sondajın 2025'te başlaması planlanıyor. Türkiye ile yapılan yeni anlaşma, Türk şirketlerinin arama çalışmalarına katılmasına olanak tanıyarak diğer uluslararası oyunculara göre stratejik bir avantaj sağlıyor. Türkiye'deki sondajcılar avantajlı lisans anlaşmaları sayesinde daha düşük maliyetlerle kaynak çıkarabilecek.


Ekonomik ve Jeopolitik Etkiler

Türkiye ile Somali arasındaki işbirliğinin denizcilik faaliyetlerinden önemli miktarda gelir elde etmesi bekleniyor. Somali, Türkiye'nin katılımıyla her yıl yasa dışı ve düzensiz balıkçılık ve korsanlık nedeniyle kaybedilen bir milyon doları geri almayı hedefliyor. Ayrıca Somali'nin MEB'i, Basra Körfezi'ni Doğu Afrika ve Kızıldeniz'e bağlayan çok sayıda denizaltı kablosunu da içeriyor ve bu da onun stratejik önemini artırıyor.


Bölgesel dinamikler ve zorluklar

Türkiye ile Somali arasındaki denizcilik ve enerji anlaşmaları, bölgesel dinamiklerin değiştiği bir döneme denk geliyor. Etiyopya ile Somaliland arasında yakın zamanda imzalanan ve Etiyopya'ya Somaliland kıyılarında 50 yıllık bir kira hakkı tanıyan mutabakat zaptı, bölgesel istikrar açısından potansiyel sonuçlar doğuruyor. Bu anlaşma Etiyopya'nın açık okyanuslara stratejik ve ekonomik erişimini güçlendirerek Somali'nin hakimiyetine meydan okuyor. Türkiye ile Etiyopya arasındaki yakın ekonomik ve askeri bağlar durumu karmaşıklaştırıyor. Somaliland'ın bağımsızlığının Etiyopya tarafından olası tanınması bölgeyi istikrarsızlaştırabilir ve Türkiye-Etiyopya ilişkilerini etkileyebilir. Ayrıca Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) katılımı rekabeti daha da yoğunlaştırıyor. BAE'nin Somaliland ile yapılan anlaşmalar da dahil olmak üzere Afrika Boynuzu'nda önemli yatırımları ve çıkarları var.


BAE nüfuzu ve stratejik yatırımlar

Afrika Boynuzu'nda büyük bir güç olan BAE'nin Eritre, Yemen'in Sokotra Adası, Somaliland ve Somali'de çift amaçlı varlıkları bulunuyor. Abu Dabi'nin Etiyopya ve Somaliland'daki ekonomik ve politik yatırımları artarak geniş bir boşluk yarattı. Bir tarafta Etiyopya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Somaliland var. Diğer tarafta Türkiye ve Somali var. Rekabete rağmen BAE, döviz kaldıracını koruyarak Türkiye ve Somali'de önemli yatırımlar yaptı. Emirates, Somaliland'daki Berbera ve Somali'deki Bosaso gibi önemli Somali limanlarını işletiyor. Ayrıca BAE ile yakın siyasi bağları olan Somali Devlet Başkanı Hasan Şeyh Mahmud'un desteğiyle güney Somali'deki Kismayo limanını satın almak için de pazarlık yapıyorlar.

Somali, son on yılda Ankara ile Abu Dabi arasındaki yoğun rekabetin odağı haline geldi. Türkiye ile yapılan deniz güvenliği ve enerji anlaşmaları, Somali'ye önemli ekonomik ve stratejik faydalar sağlayarak, onun geniş kıyı şeridini ve MEB'i yönetme yeteneğini artırıyor. Ancak Etiyopya ve BAE'yi kapsayan karmaşık bölgesel dinamikler, dikkatli bir navigasyon gerektiren zorluklar ortaya çıkarıyor. Afrika Boynuzu'nda gelişen ortaklıklar ve rekabetler, Somali'nin stratejik konumunun önemini ve etkili deniz güvenliği ve ekonomik yönetim ihtiyacını vurgulamaktadır. Bu etkileşimlerin sonuçları, bölgenin istikrarını, Somali'nin ve daha geniş Hint Okyanusu ile deniz ticaret yollarının ekonomik geleceğini önemli ölçüde etkileyecektir.


Türkiye kendisini büyük bir güç olarak sunmaya çalışıyor. Aslında Somali, Libya, Sudan gibi ekonomik ve siyasi açıdan yıkılmış ülkelere erişim sağlıyor ama aynı zamanda ABD, AB, Birleşik Arap Emirlikleri, Hindistan, Mısır, Suudi Arabistan gibi güçlü devletleri de dönüştürüyor. İran vb.'nin de ekonomik felaketin yanı sıra aşırı liderlik hırsları da onu saldırgan davranışlara itiyor ve bu, yalnızlaştıkça kendini gösterecek ve emperyalist hayallerini gerçekleştirmekte zorlanacak."


bottom of page