SEDEC 2024 Savunma Sanayi ve Sınır Güvenliği Fuarı’na katılan Samsun Yurt Savunma (CANİK) adına değerlendirmelerde bulunan Canik İş Geliştirme ve Kurumsal İletişim Müdürü Gençay Gençer, daha çok deniz sınır güvenliğinde ve kara sınır güvenliğinde aktif olarak kullanılabilecek ürünlerinin bulunduğunu, hem insanlı sistemler hem de insansız sistemler için geliştirdikleri çok sayıda ürünlerin mevcut olduğunu söyledi.
Bu kapsamda, günümüzde en revaçta olan insansız kara ve deniz sistemlerine uygun ürünler geliştirdiklerini belirten Sayın şunları söyledi;
“Şirketimizin Unirobotics tarafından geliştirilen uzaktan kumandalı silah sistemleri. Bu silah sistemlerinin bir ailesi var. Trakon ismini verdiğimiz uzaktan kumandalı silah sistemi ailesini bu alanda kullanıyoruz.
Uzaktan kumandalı silah sistemleri hali hazırda Türk Deniz Kuvvetleri'nin açık deniz karakol gemilerinde Trakon Targan ismiyle yer almakta. Yine geçtiğimiz aylarda Dearsan'la beraber yaptığımız bir projede, Dearsan'ın geliştirmiş olduğu insansız deniz aracı Salvo'ya Trakon Light uzaktan kumandalı silah sistemi entegre ettik. Yine Havelsan'ın geliştirmiş olduğu insansız kara aracı Barkan'a da Trakon Light entegre ederek yer aldık.
Bu tip insansız sistemlerin büyük sınırlara ve hudutlara sahip ülkemiz ve bizim gibi dost ve müttefik ülkelerin envanterlerin de ciddi yer alma potansiyeli olduğunu düşünüyoruz. Bu kapsamda da bahsettiğim ürünleri geliştirdik. Ayrıca bu insansız uzaktan kumandalı silah sistemlerine veya insanlı kumandalı sistemlere entegre edilebilecek silahlarımız da mevcut. Bildiğiniz gibi Canik, dünyanın en büyük ağır makineli tüfek üreticisi. Hâlihazırda 12.7 x 99 mm NATO kalibre ağır makineli tüfeği 3 versiyonunda üretebilen dünyadaki tek marka.
Ayrıca, 30 x 113 mm orta kalibre top segmentinde dünyadaki 3 üreticiden bir tanesi. Ürünlerimizde çok yüksek bir ihracat potansiyeli var ve savunma sanayinde ilk 10'da yer alıyoruz. 30 x 113 mm orta kalibre topumuz, modern dünya ordularının en yaygın silahları arasında. Halihazırda 30 x 113 mm düşük geri tepmeli topumuzla öne çıkıyoruz. Bu topun en büyük iki özelliği düşük geri tepmeye sahip olması ve ayarlanabilir atış hızına sahip olması. Bu özellikler sayesinde muadillerine karşı ciddi avantajları bulunuyor ve bu da ihracat hedeflerimize ulaşmamıza imkân sağlıyor.
Dünyanın En Büyük 5 Hafif Silah Üreticisinden Biri Olarak Yer Alıyoruz.
Yaklaşık 69 ülkeye ihracatımız bulunuyor. En büyük pazarımız sivil silah sektöründe Amerika Birleşik Devletleri ama, savunma alanında ise ülkeler yıllara göre değişiyor. Mevcut kuzeyimizdeki savaş durumundan dolayı o bölgeden ciddi bir talep var. Ama başta ülkemiz olmak üzere tüm dost ve müttefik ülkelere ciddi anlamda savunma sanayi ürünü ihraç ediyoruz.
Her ürün segmentinde farklı rakiplerimiz var. Özellikle savunma sanayi ürünlerimize baktığımızda, ağır makineli tüfeklerde dünyada toplamda 5 üretici var. Bunların biri Belçika'da, ikisi Amerika Birleşik Devletleri'nde, bir tanesi İngiltere'de ve biri de biziz. Bu 4 rakip ile rekabet halindeyiz. Orta kalibre toplarda ise, yani 30 x 113 toplarda, dünya genelinde bu silahı üretebilen 3 firma var. Bir tanesi Amerikalı, biri Fransız ve biri de biziz. Dolayısıyla, buralarda rekabet koşulları biraz daha farklı. Tabanca segmentinde ise dünya genelinde rekabet çok daha fazla. Ama oluşturduğumuz hacim ve ihracat potansiyelimizle dünyanın en büyük 5 hafif silah üreticisinden biri olarak yer alıyoruz. Dolayısıyla, tabancada 5, ağır silah da 4 rakibimiz, orta kalibre toplarda ise 2 rakibimiz var.
Markalaşma İçin Reklam, Pazarlama Ve Pr Çalışmaları Devam Etmelidir
Türkiye, savunma sanayiinde son 20 yıl diyerek geçiyor ama bakarsanız son 40 yıllık bir gelişmenin eseriyiz. Dünyadaki savunma sanayiindeki gelişmeye baktığımızda, Türkiye'nin yeri gözle görülür şekilde yukarılarda. Ancak eksiklerimiz var. En önemlisi markalaşma yolundaki eksiklerimiz. Son 10 yılda bu alanda çok ciddi atılımlar yapıldı ve markalarımız artık dünyada bilinir hale geldi. En büyük eksik markalaşmada. Türkiye şu an savunma sanayinde üretemeyeceği hiçbir şey yok. Her alanda mutlaka bir ürünü var ve kendi imkânlarımızla üretebileceğimiz ürünler mevcut. Tek eksik katma değeri artırmak için markalaşma gerekiyor. Markalaşma için de sistematik olarak reklam, pazarlama ve PR faaliyetlerinin global anlamda devam etmesi gerekiyor.